Tuesday, February 23, 2016

Çocuk yetiştirmek

Artık 3.5 yaşında olan oğlumuz Argun'un büyüme macerası ilginç derslerle doluydu. Bu derslerin Argun'un yapısı ile yakından alakalı olduğunun ve benzer çocuklarda (hareketli, neşeli erkek çocuk) daha çok işe yarayacağının farkındayım ama sanırım başka çocuklar için de geçerli şeyler vardır.

Başlangıçta çirkin bir ördek yavrusu olan Argun sonradan şirin bir çocuğa dönüştü:

Ana hatları ile gelişimi şu şekilde oldu:
  • 1. yaş: Yürüdü (herhangi bir yerden destek almadan beş adım atabildi)
  • 1.5 yaş: Kreşe verdik, ancak üç haftalık deneme süresinin ardından Argun'un henüz kreşe hazır olmadığına karar verip geri aldık.
  • 2. yaş: Cümle kurmaya başladı, emziği bıraktırdık.
  • 2.5 yaş: Kreşe tekrar başladı. Bezini bıraktırdık.
Yakın çevremdeki ebeveynleri izlediğimde çocukla ilgilenmenin çocukların özgürlüğünü ellerinden alacak boyutlara vardığını görüyorum. Muhtemelen onlara beni sorarsanız benim aşırı ilgisiz olduğumu söyleyeceklerdir (!)

Eski zamanlarda geçim derdiyle uğraşmaktan çocukla uğraşmaya pek zaman kalmıyordu, yedirecek şey sınırlıydı, götürecek doktor yoktu. İyi tarafı çocukların daha özgür olmalarıydı. Şimdilerde maddi olanaklardaki iyileşmeler ebeveynlerin ilgi, şefkat adı altında çocuklarının her işine karışan, sürekli kreşi telefonla arayan, en sıradan ateşte acillere koşan stres ve endişe küplerine dönüşmesine neden oluyor. Hem çocuklar zarar görüyor, hem de kendileri. Zaten yeterince zor olan şehir hayatı çocukla birlikte çekilmez hale gelebiliyor.

Çocuğun en önemli ihtiyacının özgürlük olduğunu düşünüyorum. Özgürlükten kastım kendi yardım talep etmedikçe veya geri dönülmez zarara uğrama ihtimali olmadıkça çocuğu rahat bırakmak. Küçük çocukların neredeyse tek öğrenme biçimi deneme yanılma. Denemesine izin vermek gerekiyor. Örneğin parka gitmişsek ve Argun birkez bile canı yanıp ağlamadan dönüyorsak bunu kayıp olarak görürüm çünkü sınırlarını yeterince zorlamamış ve yeterince öğrenmemiş demektir. Aşağıdaki videoda Argun bizim gözetimimizde iğne ile dikiş öğreniyor ve arada parmağına iğneyi batırıyor:


Bundan sonraki dönemde bizim işlevimiz Argun'a öğrenmeyi sevdirmek. Matematikten tarihe kadar her konunun ilginç bir özü, zengin gelişim öyküsü var. Biz bunları örneklerle, gezilerle, deneylerle verebiliriz. İlham için YouTube'daki Veritasium ve MinuteEarth kanallarına veya benim Science Experiments listeme bakılabilir.

Her çocuğun öğrenme biçimi farklı. Özellikle spor ve dans gibi bedenin karmaşık şekillerde kullanımını gerektiren aktivitelerde benim gibilere alt adımların anlatılması gerekir. Anlatılmayıp "benim yaptığım gibi yap" yöntemi uygulandığında başarılı olmam tesadüflere bağlı oluyor. Ortaokulda bir voleybol antrenmanında yeni gelen beden öğretmeninin benim bir hareketi yapamamam sonrası "sen nasıl okul birincisi olmuşsun, hayret" alaycılığı hala aklımdadır. "Seni başımıza öğretmen diye dikenlere lanet olsun" derdim içimden yüzüne karşı (!) Çocuğunuzun iyi bir öğrenim hayatı geçirmesini istiyorsanız bunu sadece okullara bırakamazsınız, kolları sıvayacaksınız. Hazır yeri gelmişken spor ve dans eğitiminde kullanılabilecek güzel bir kitap önereyim: The Inner Game of Tennis.
Dersleri listeleyecek olursak:
  • Çocukta karakter sorunu varsa ebeveyn önce kendine bakmalıdır. Kendizini iyileştirin yeter, çocukla uğraşmayın, çocuğa ozmozla geçer (!)
  • Ebeveynin rahatı da en az çocuğunki kadar önemlidir. Çocuğa ne kadar çok emek harcarsanız o kadar çok yorulursunuz ve çocuğa/eşinize/çevrenize kötü davranma olasılığınız artar. Enerjiyi idareli kullanın.
  • Ağlamasına müsaade edin ama ağlama için evin belli bir yerini kullabileceğini, her yerde ağlayamayacağını söyleyin. Ağladığı zaman kucaklayıp ağlama yerine bırakın, ağlaması bittiğinde geri gelebileceğini söyleyin.
  • Eğer yemek, banyo, uyku gibi önemli bir konuda çocuk itiraz ediyorsa bir-iki cümle ikna denenebilir, olmuyorsa aksiyona geçilir. Örnek: Sebze değil, pilav yemek istiyor. Sebze yedikten sonra pilav yiyebileceğini söylüyorum, tabii ki kabul etmiyor. Mutfaktan çıkarıyorum, ağlıyor, mutfakta ağlamanın yasak olduğunu, ağlama yerinin antre olduğunu söyleyip çırpınan Argun'u kollarından kaldırarak antreye götürüp bırakıyorum. Birkaç git-gelden sonra (15 dakika) ikna oluyor ve sebzesini yiyor.
  • Yemek yemeyi kendi talep etmeli, bir gün boyunca aç kalması göze alınmalı, iki öğün arasında yiyecek verilmemeli. Yemeği kendi talep ettiğinde hem yemeye ebeveyni tarafından zorlanıp özgürlüğü elinden alınmış olmaz, hem de yemekle sıkıntıyı değil, keyfi ilişkilendirir.
  • Çocuğa akıl vermeyi minimumda tutun. Örneğin yolda yürürken düşme riski var ancak düşerse en fazla bir yeri moraracaksa "düşersin" gibi uyarılarda bulunmayın. Parkta oynarken neyi nasıl yapması gerektiğini söylemeyin, kendisi düşe kalka keşfetsin.
  • Gün içinde çok sayıda eğitim fırsatı var. Örneğin masadaki kuruyemişleri yere saçmışsa bunun bir fırsat olduğunu hatırlayın. Kabukları toplamasını isteyin. "Topladım" dediğinde yerde kalan küçük parçaları gösterip "bunları da toplar mısın" deyin, bu işlemi en küçük parça bile toplanana kadar tekrar edin. Kritik olan sizin sabırlı, sakin ve kararlı olmanız. Böyle basit bir olay bile çocuğa dikkatten işini iyi yapmaya kadar çok şey öğretir.
  • Çocuğun işin içinde olduğu organizasyonları sakın aceleye getirmeyin, geniş bir zaman ayırın, yoksa sabırlı olmanız mümkün olmaz.
Kolaylıklar dilerim.

Güncelleme 21 Kasım 2016: 4 yaşını geçen Argun artık tablet bağımlısı oldu, eğer müdahale etmezsek sabahtan akşama kadar öğle yemeğini dahi ihmal ederek oynayabiliyor. Oynama süresini hafta içi 1 saat, hafta sonu 3 saat civarında sınırlıyoruz. Tabletin birtakım zararları (instant gratification, boyun fıtığı, yaşına uygun olmayan videolar izlemesi vb.) olabileceğini biliyorum. Bu zararlar süre sınırlama ve tablet tutucularla kabul edilebilir boyutlara indirilebilir. YouTube Kids bir gün Türkiye'de kullanıma sunulursa zararlı video da büyük ölçüde halledilir.

Elbette çocuğun öncelikli ihtiyacı başka çocuklar. Ancak şehir ortamında çocukları haftada birden fazla bir araya getirmek zor. Tabletin epeyce yararı var. Örneğin ebeveyne nefes alacak zaman kalıyor, oyunlar zekayı geliştiriyor, videolarla kendini eğitip oyuncakların kullanımını öğreniyor. En önemlisi de Argun yemek, uyku gibi tartışılmaz kurallara mızmızlandığında (istisnasız her gün) sakince "böyle devam edersen bugün tablet yasak" demek onu %50 oranında hizaya getiriyor. Diğer %50'de ceza vererek tablet süresini de doğal olarak sınırlanmış oluyoruz.

4 yaşın bir diğer güzelliği mantıkla ikna edilebilirliğinin artması. Örneğin sevmediği bir yemeği yemesi için aşağıdaki dialog işe yarayabiliyor:

Argun: Ben bu yemeği sevmiyorum!
Şamil: Ben de sevmiyorum ama güçlenmek için yiyorum, yoksa kolay hasta oluruz. Hasta olmak istiyor musun?
Argun: Haayıır (suratını ekşiterek gönülsüze yemeğini yer).

Tabi her zaman işe yaramıyor, o zaman tablet ceza tehdidi imdada yetişiyor :P

Güncelleme 2 Temmuz 2017: 4.5 yaşındaki Argun yemek yemekten hoşlanmıyor, görev olarak yapıyor. Bu nedenle ona bırakırsak savsaklıyor. "Ne yemek istersin" gibi sorular uzun bir pazarlıkla sonuçlanıyor, sürekli oyalanıyor ve masadan kalkması neredeyse 1 saat sürüyor. En etkili yöntem ona sormadan tabağına yemesi gereken her şeyi koyup mutfaktaki duvar saatinde 10 dakika sonra çizgisine işaret edip yelkovan oraya geldiğinde tabağındaki her şeyi bitirmiş olması gerektiğini, yoksa o gün için tabletle oynayamayacağını söylemek. Eğer 10 dakika sonra bitmemişse o gün için tablet cezası verip beş dakika sonra bitmemişse yarın da cezalı olacağını söylüyorum. Her ek beş dakika için ek bir gün ceza alıyor. Yaşasın cezalı eğitim :P

No comments: